Brexit Sonrası İngiltere - Türkiye İlişkileri: "No ifs and buts"
Hazırlayan: Ali Güden
Brexit'in anlaşmalı mı anlaşmasız mı sonuçlanacağı muamması devam ediyorken, İngiltere'nin çiçeği burnunda başbakanı Boris Johnson yaptığı ilk açıklamada 31 Ekim 2019'da Avrupa Birliği (AB)'nden eğersiz ve amasız ("no ifs and buts") bir çıkış olacağının sözünü verdi. Bir başka deyişle, Brexit'in "eğer" veya "ama"larla sorgulanmaması gerektiğini ve gerçekleşeceğini kesinleştirdi. Boris Johnson'nun bu çıkışı her ne kadar çeşitli piyasalardan olumlu tepki alsa da (en azından Brexit muammasını sona erdirecek bir çıkış olduğu için), Brexit sonrası belirsizlikler konusu hala bir dolu soru işaretiyle birlikte gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Peki bu durumun ekonomisi pek de iyiye gitmeyen Türkiye'ye nasıl bir etkisi olacak? Tüm bu kargaşanın ortasında, Türkiye'nin en önemli ticari ortaklarından biri olan İngiltere ile ticari ilişkilerinin nasıl etkileneceği de belirli olmamakla birlikte bazı kritik sorular ortaya çıkıyor: Örneğin Brexit sonrası Ankara Anlaşması başvuruları nasıl etkilenecek? Varolan başvurularının durumu ve yeni başvuruların durumu ne olacak?

Ankara Anlaşması, 1963 yılında o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) ile Türkiye arasında imzalanan, Türkiye vatandaşlarının kendilerini Avrupa Birliği'ne üye olan bir ülkede bir işçi olarak veya bir iş kurarak var olmalarına olanak tanıyan bir anlaşmadır. 1973 yılında Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'ne katılması ile Birleşik Krallık da ECAA adı altında geçen bu anlaşmaya taraf olmuştur.

Buna göre, günümüzdeki konumun Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'ni terk etmesi yönünde olduğu göze alındığında, terk etme süreci tamamlandığı andan itibaren Birleşik Krallık'ın, artık Ankara Anlaşmasının taraflarından biri olmayacağı anlamına gelmektedir. Ancak bunun anlama geldiğini; bazı İngiliz avukatlar Ankara Anlaşması'nın taraflığı sona ereceği için bu anlaşmanın da tanıdığı olanakların da sona ereceği görüşündeyken, Birleşik Krallık hükümeti henüz bu konu ile ilgili spesifik bir açıklama yapmamıştır.

Bunların yanı sıra, Birleşik Krallık'ın Brexit hareketinin temeli dikkate alınarak göçmenlik hukukunun geleceği değerlendirilmelidir. Çoğunluk görüşün aksine, Brexit hareketi Birleşik Krallık'a göçmenliği durdurmak, engellemek veya kısıtlamak değil, modere etme ve kontrol altına alma girişiminden ibarettir. Brexit süreci tamamlandığında, Birleşik Krallık'a yapılacak herhangi bir oturum veya giriş müraacatında, Avrupa Birliği vatandaşı, Türkiye vatandaşı veya Kanada vatandaşı olan hiç kimsenin arasında ayrıcalık veya fark olmaması hedeflenmektedir. Böylece Birleşik Krallık'a göç etme çabasındaki herkes daha eşit şartlara ve fırsatlara sahip olurken, Birleşik Krallık da ülkelerine kimin göç ettiğini daha seçici bir şekilde yürütebilecektir.

Bu konuya açıklık kavuşturmaya en yakın adım, Avrupa Birliği açısından ele alınan Göçmenlik Kuralları üzerine Birleşik Krallık İçişleri Bakanlığı'nın Aralık 2018'de yayınladığı Beyaz Kağıt'ta atılmıştır: Birleşik Krallık'ta şu anda, Avrupa Birliği dışından gelen yalnızca çok yetenekli işçileri ve Avupa Birliği'nden gelen ve herhangi yetenek seviyesinde olan (çok yetenekli ve az yetenekli fark etmeksizin) işçileri kabul eden bir ikili sistem var. Bunu, tüm ülkelerden gelebilecek olan yetenekli ve çok yetenekli işçilerin gelmesine olanak sağlayan tek bir rota ile değiştirilmesi hedefleniyor. Yine bu yeni düzende, göç edecek işçilerin sayısına bir kota belirlenmeyeceği ve buna ek olarak yetenekli işçi sponsoru olan işverenlerden, sponsorluğun şartı olan yerleşik işçi piyasası testinin artık zorunlu kılınmayacağı belirtiliyor.
Elbette ki bu yeni gelecek olan göçmenlik süreçlerinin detayları henüz açığa kavuşturulmadığı için, yine birçok kritik soru ile karşı karşıya kalıyoruz: Göçmenlik kuralları daha da ağırlaştırılacak ve daha zor şartlar karşılanması beklenecek mi? Yeni vize türleri ortaya çıkacak ve eskilerinin yerleri doldurulacak mı? Bu sayede daha çok ve farklı tarzda göçmenlik seçenekleri mi sunulacak ya da aksine bu seçenekler azaltılarak göçmenlik sınırlandırılacak mı?

Bir başka önemli nokta ise Anlaşmasız Brexit tamamlandığı takdirde, Türkiye-İngiltere ticari ilişkilerinin sektörler açısından (gıda, tekstil, makine ihracatı gibi) nasıl etkileneceği konusudur. İngiltere şu anda Türkiye'nin ihracatı için en çok tercih edilen yerlerden biri olması ve motorlu taşıtlar, giyim, elektronik, makine ve demir ve çelikten ürünler de dahil olmak üzere Türkiye'den geniş bir ürün yelpazesini ağırlaması sebepleriyle Brexit hareketinden mutlaka etkilenecektir.

Bununla ilgili bir öngörü yapmak için, Anlaşmasız Brexit durumunda öncelikle Birleşik Krallık'ın Gümrük Birliği içinde kalıp kalmayacağı mevzusu netleştirilmelidir. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu'nun yayınladığı "İngiltere'nin Brexit Kararı ve Olası Senaryoların Türkiye'ye Etkileri" adlı makaleye göre İngiltere, Gümrük Birliği içinde kalmaya devam ederse, Türkiye-İngiltere ticari ilişkilerde herhangi bir değişimin gerçekleşmeyeceği öngörülüyor. Ancak başka bir potansiyel senaryoda, Birleşik Krallık'tan Gümrük Birliği'nden de ayrılır ise Avrupa Birliği ile başka bir Serbest Ticaret Anlaşması'nın imzalanıp imzalanmayacağı ve akabinde bunun etkilerinin tartışılması gerekecektir.

Buna paralel olarak 10 Nisan 2019'da Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin yayınladığı makaleye ve Londra Finans Merkezi Başkanı Lord Mayor Peter Estlin'in yorumuna istinaden, Türkiye ve Birleşik Krallık ticari ilişkilerinin iyi olduğu ve bunun daha çok geliştirilmesi planlandığı şeklinde olumlu bir görüş olduğu söylenebilir. Buna ek olarak, kısa vadede, İngiltere ekonomisindeki muhtemel yavaşlama, Türkiye'den yapılan ithalatı aşağı yönde etkileme potansiyeline sahiptir. Ayrıca, Türkiye'nin ihracatı, bölgesel sonuçların ciddiyetine bağlı olarak, Avrupa ekonomisinde bir tepki riskiyle karşı karşıya kalabilir. Bu bağlamda, Türkiye'nin İngiltere ve AB ile olan ticari ilişkileri de yakın gelecekte sterlin ve avrodaki değişikliklerden etkilenebilir. Ayrıca, kısa vadedeki gelişmelerin, özellikle AB ve İngiltere'nin başlıca kaynakları olduğu Türkiye turizm sektörü için sonuçları olması beklenebilir.

Bu soruları daha da çoğaltabiliriz. 31 Ekim ve sonrasının İngiltere için çalkantılı geçeceği ortada. İngiltere-AB ticaretinin yeni yapısı, Türkiye'yi ilişkili taraf olarak içerebilir veya alternatif olarak İngiltere ile yeni bir ikili anlaşmanın önünü açabilir. Bu çalkantının Türkiye ve Dünya ekonomisine olan etkileri varolan global bir krizin daha da derinleşmesine sebep olacak mı? Ufukta İngiltere ve Türkiye için, sonrasında ağır kış koşullarının olduğu kısa bir sonbahar var gibi.
LONDRA
5 Chancery Lane WC2A 1LG
T:
+4402074067504

ISTANBUL
Barbaros Mah, Varyap Meridian C Blok
D: 172 Ardıç Sok. 34746, Atasehir
T:
+902165101260

info@guden.av.tr