Uluslararası Ticaret Kapsamında COVID-19 Salgını ve Etkilerinin Mücbir Sebep Olarak Değerlendirilmesi
Hazırlayanlar: Ali Güden, Sena Koç
Çin'de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan COVID-19 virüsü, tam anlamıyla bir global tehdit haline gelmiş ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir salgın olarak nitelendirilmeye başlandı. Çin dışında İtalya ve Almanya gibi birçok Avrupa ülkesine de sirayet eden virüsün, uluslararası ticaret hayatını da olumsuz etkilediği gözlemleniyor. Ancak ne yazık ki meydana gelen ölümlere, virüse yakalananların tedavileri ile salgının engellenmesine ilişkin önlemler henüz tam anlamıyla sonuç vermiş değil. Bu makalede, Corona Virüsü'nün mücbir sebep olarak kabul edilip edilemeyeceğine dair değerlendirme yapılacaktır.

i. Corona Virüsü'nün Ticari Bağlamdaki Etkileri

Salgının ekonomik alanda sebebiyet verdiği sorunlar ve yarattığı kayıplar gün geçtikçe etkisini arttırmaya devam etmekteyken, yalnızca seyahat endüstrisinde bile neden olacağı kaybın yaklaşık 1.7 Trilyon Dolar olarak öngörülüyor. Bunun yanı sıra salgın, en belirgin etkilerini tedarikçiler üzerinde göstermiş bulunuyor ve tedarik edilmesi gereken mallar ve lojistik kanalları üzerindeki acil durum önlemleri sebebiyle sözleşmelerin de öngörülen süreler içinde yerine getirilemediği gözlemleniyor.

Corona Virüsü'nün yukarıda bahsedilen ticari bağlamdaki etkileri, virüsün yarattığı salgın nedeniyle değil ülkelerin salgına karşı tedbir amaçlı yürütmeye çalıştığı uygulamalardan doğmaktadır. Bu uygulamalara örnek olarak; karantinalar, ülke sınırlarına erişimin engellenmesi, ticari faaliyetlerde ihracat-ithalat yasakları ve seyahat yasağı gibi yaptırımlar verilebilir. Bunların neticesinde de ticari platformda birçok ürünün tedariki sağlanamamakta, teslimatlar aksamakta veya hiç yapılamamakta ve hammaddeleri tükenmiş olan birçok fabrika da üretimlerine ara vermek zorunda kalmaktadırlar.

Söz konusu aksaklıklar ışığında, tüm dünyayı etkisi altına almış bulunan Corona Virüs salgınının hukukta mücbir sebep olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği sorusu akıllara gelmektedir.

ii. Türk Hukukunda Mücbir Sebep Kavramı

Türk hukuku kapsamında değerlendirecek olursak "mücbir sebep" kavramı, kanunlarda açıkça tanımlanmamıştır. Öğretide ise mücbir sebep, bir ticari ilişkide tarafların üstlendikleri edimlerin ifasının, tarafların kontrolleri dışında ve mutlak öngörülemez sebeplerle objektif bir biçimde imkânsız hale gelmesidir.

Bir olayın, hukuken "mücbir sebep" kabul edilebilmesi için, hukuki işlem yapılırken öngörülemeyen, meydana gelme veya etki açısından kaçınılmaz ve üstesinden gelinmesi imkânsız olan somut bir olgu olması gerekir. Söz konusu mücbir sebepten etkilenen tarafın, sözleşmeyle kararlaştırılan edimi yerine getirmemesi arasında illi bir bağ aranır. Mücbir sebep teşkil eden olayın, kaçınılmaz bir şekilde bir davranış normunun veya borcun ihlaline yol açmış olması gerekir. Bu kapsamda, alınan her türlü tedbire, sahip olunan tüm imkânlara ve araçlara rağmen, mücbir sebep teşkil eden olayın sonuçları kesinlikle önlenemez olmalıdır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, bir sözleşmede mücbir sebebe dayalı özel bir madde düzenlenmiş olması her durumda bu maddeden yararlanabileceği anlamına gelmez.

Mücbir sebebe ilişkin maddeler aşağıdaki olayları kapsayacak şekilde düzenlenmiş olabilir:

· Bir yasaya veya resmi düzene, kurala, düzenlemeye veya yöne uygunluk,

· Bir ambargo, ihracat kısıtlaması veya diğer kısıtlamalar veya yasaklar da dahil olmak üzere, bir hükümet veya kamu otoritesi tarafından yapılan her türlü işlem,

· Tedarikçiler veya malzeme kıtlığı nedeniyle gecikmeler,

· İşçi, mal veya ulaşım temininde zorluk veya artan maliyetler,

· Mal veya hizmet tedarikini etkileyen diğer durumlar.

iii. Corona Virüsü'nün Günümüzdeki Yeri

Dünyanın her yerinde ticaretin büyük ölçüde Corona Virüsü'nden etkilendiği görülüyor. Corona Virüsü'nün Çin'de doğmuş olması, yalnızca Çin'de yerleşik şirketler için bir mücbir sebep hali olacağı anlamına gelmez. Örneğin Türkiye'de, iki Türk şirketinin ülkemiz sınırları dahilindeki ticareti, tamamen ulusal bir işlem gibi gözükse de şirketlerden birinin Çin ile bağlantılı faaliyeti varsa pekâlâ Türkiye'deki ticaretin de Corona Virüs'ten etkileneceği söylenebilir. Bir başka deyişle, şirketlerin sırf Türkiye'de kurulmuş veya yerleşik olmaları nedeniyle Corona Virüsü'nü mücbir sebep olarak değerlendirmemek doğru olmaz. Mücbir sebep değerlendirmesinde hukuken önemli olan, mücbir sebep iddia eden tarafın, sözleşmeyi yerine getirme kabiliyetlerinin Corona Virüsü tarafından "bozulmuş" veya "imkânsız" olduğunu kanıtlamalarıdır.

Örneğin bir Türk şirket ile Çinli şirket arasında Çin'den Türkiye'ye elektronik eşya alım-satımı konusunda bir sözleşme akdedilmiş ise, bu sözleşmenin yerine getirilmesinde üretim yapılan fabrikanın karantina bölgesinde bulunması veya ürünlerin sevkiyat imkanının kalmaması gibi sebeplerle ticaret engellenmiş olabilir. Bu halde Corona Virüs dikkate alınarak Çin şirketi elektronik eşyaları teslim edemeyeceğini Türk şirkete bildirerek, mücbir sebep nedeniyle borcu sona erdirmeye başvurabilir. Ancak Çinli şirketin, Türk şirketten avans veya benzeri bir ön ödeme aldı ise, bu bedeli de iade etmekle yükümlü olacağını önemle belirtmek gerekir.

iv. Sonuç

Özetle mücbir sebepten anlaşılması gereken; bir ticari ilişkide tarafların üstlendikleri edimlerin ifasının, tarafların kontrolleri dışında ve mutlak öngörülemez sebeplerle objektif bir biçimde imkânsız hale gelmesidir. Tarafların maruz kaldığı bu güçlüklerin mücbir sebep teşkil edip etmediği, ediyorsa da tarafların mücbir sebepten etkilenip etkilenmediği veya ne ölçüde etkilendiği, aralarındaki ticari ilişkiye konu borcun niteliği de göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Bu da ancak her bir münferit olay özelinde titiz bir inceleme yapılmasıyla mümkün hale gelecektir.

Genel bir değerlendirme yaptığımızda, Corona Virüs salgını kapsamında uygulamaların Çin ile bağlantılı her ticari ilişki bakımından mücbir sebep teşkil ettiğini söylemek doğru olmaz. Ancak her halükârda, Corona Virüs uygulamalarının mücbir sebep olarak nitelendirilmesi ihtimali yüksek olan ticari ilişkiler bakımından, tarafların makul süre içerisinde birbirlerini yazılı olarak bilgilendirmeleri olası bir hak kaybı ihtimalini bertaraf edebilmek adına önem taşır.

Her ne kadar şimdiye dek Türk mahkemeleri önüne gelmiş Corona Virüs kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmasa da, olumsuz etkilerinin hızla artması sebebiyle bundan sonraki süreçte ortaya çıkacak ve yargıya taşınacak vakalarda Corona Virüs'ün bir mücbir sebep olarak nitelendirileceğini düşünmekteyiz.